13 Ekim 2012 Cumartesi

tarihi hikaye(Barbaros Hayreddin Paşa (Kaptan-ı Deryâ) Oluyor)

Barbaros Hayreddin Paşa (Kaptan-ı Deryâ) Oluyor'' Bir Hayreddin kulun geldi, Sen ol Şâh-i Süleuman'e...
Sana lâyık nemiz vardır, kabûl eyle fakirane...
deyip, getirdiğimiz hediyeleri 300 kâfirin omuzunda, Huzûra takdim eyledik.
Şevketlû Sultan Süleyman Hân hazretleri, dualar edşp, üç kere sırtımı sığadılar. Kürk giydirdiler. At Meydanında (Sultan Ahmette) paşa sarayı, köşk döşendi. Tayin ve tayinatım verildi. Beşir Ağa nâmında bir (karaağa) bize nedim (arkadaş) kılındı ki, bazı Devlet işlerini öğrete...
Amma Veziriâzâm İbrahim Paşa, ol demde Halep şehri tamirine gitmiş imiş. Bizim Cezayirden geldiğimizi duyunca, ziyade teessüf çekip:
- Şu Mücahid Hayreddin Gâzi ile halvet olup, duasını alamadık... diye üzülmüş.
- Acep ferman etseniz de, Hayreddin Paşa karındaşım ile didar (yüzyüze) görüşseydik... demiş.
Bir Cum'a günü Hünkâr dahi, bize fermân eyledi:
- Fermân Sultanımındır...
deyip, günlerden birgün Halep'e vasıl olduk.
İbrahim Paşa istikbalimize çıktı. Birbirimize yakın olunca, attan indim. Veziriâzâm dahi indi. Sarılıştık, hal hatır soruştuk... Tekrar binip, at başı birlikte sohbet edip, saraya geldik.
Sahib'i Devlet (Başbakan) ile, gereği kadar görüştük. Türlü taamlar çekilip, yenildi; şükür edildi. Sonra bir cevahir tas oturma eyerli atı, binek taşına çektiler. Çevgenli Çavuşlar, sağlı sollu yanımda yürüyüp gittik.
40 gün Halepte Sahibi Devletle kalıp, Âsitânei Seadete geldim. Şevketlû Sultanımla buluşup, Devletine dualar eyledim. Sadrıâzâm Vezir İbrahim Paşa ile, nicesine konuşup, ikramda kusur etmediğimi nakl-ü beyan kıldım.
Padişah-i âlem dahi ziyade memnun kaldı. Kürk kaftan giydirip, şu âciz kulunu KAPTAN-I DERYÂ eyledi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder