Çar Petro, âdetâ kendi ayağıyla kapana girmişti... Prut nehrinin karşı sahilinde bulunan Rus kuvvetleri, ümitsiz bir bekleyiş içindedir... 19 Temmuz 1711 gecesi Baltacı, 40.000 askerini karşı sahile geçirir... Ruslar bu geçişe engel olamamış, sadece kazdıkları toprak tabyalardan ateş etmekle yetinmişlerdir.
Ertesi sabah bütün mevcudunu, rusların karşısına geçiren Mehmed Paşa, son değerlendirmelerini yapmaktadır. Arka tarafdan da Kırım Hânı çevirdiği için, Çar çaresizdir.
Çar, şahsen cesur olmasına rağmen, kendilerini unutmak için içmekten başka bir şey yapmamaktadır. Yanlız on neferine kadar savaşmağa kararlıdır. Soğukkanlılığı kaybetmeyen tek insan, Çarın metresidir. İlerde KATERİNA I. mücevherlerini toplamış, karargahta bulabildiği paraları da ilave ederek; Baron Şafirof'a teslim etmiştir.
Baltacı Mehmed Paşa son taarruz ve imza tarzını düşünürken, karşısında Rus murahhaslarını bulur. Şafirof ve mahiyyetindekilere, yanlarındaki bütün serveti; Ordu Mektupçusu Ömer Efendi ile, Sadaret Kethüdası Osman Ağa'ya teslim etmişlerdir. 21 Temmuz akşamı PRUT Sulhü esasları kararlaştırılır. Rus Çarı ve ordusu yok olmaktan kurtulurlar. Buna mukabil AZAK Kalesi, Türklere iade edilmiştir.
Baltacı Mehmed Paşa gibi, Din ve Devletine bağlı bir Mücahid SerdÂrın, Katerina ile buluşması mevzubahis bile değildir. Bazı hayalperest romancılar, bu safsatayı yazmış ve gayrı ciddi bazı kitaplar da, bunu nakletmişlerdir.
Baltacı'nın asıl muhalifleri olan İsveç Kıralı ile Kırım Hânı bile, böyle bir iftiraya tenezzül etmemişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder