Bir Müslüman Türk AnasıDersaadet'e Fevkalâde bir Elçi geldi... Venedik DOÇ'unun (Cumhurbaşkanı'nın) verdiği büyük yetkileri haizdi... Sadaret Kaymakamı 3.ncü Vezir, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından kabul edildi. Venedik 21 yıldır devam eden Girit savaşı'na bir son vermek istiyordu. Kandiye Kalesi kendilerinden bırakıldığı takdirde, en ağır sulh şartlarını bile kabule hazırdılar. bunu arzeden Elçiye, Merzifonlu şunları söyledi: ''- Biz sanmıştık ki, Kandiye'nin anahtarlarını getirmiş de sulh istersiniz... Madem ki öyle değildür, bizim dahi konuşacak vaktimiz yokdürür... Fevkalade Elçi, fevkalade ağırbaşlı bir şekilde: - Devletlü paşa Hazretleri... İnanınız ki Venedik Senatosu, çoktan kaleyi size terke âmâdedir. Ne yapalım ki PAPA ve Güneş Kral (14. Louis) bu iş için bize yaptıkları yardımların peşini bırakmıyorlar, hesap soruyorlar... diyerek itizar beyan etti. Bunu işiten, Şeyhül İslâm Minkârizâde efendi: - Demek odur ki Venedik Cümhûru, PAPA ve Françeskalara dayanmaktadır!... Devleti Aliyye ise, ancak Cenâb-ı Hak'ka güvenir... 1 Muharrem 1080 Hicri yılı (1669 Haziran) Girit'teki Kandiye Kalesi'nin son muharası da başladı. Sadrazam ve Serdârı Ekrem, Köprülüzâde FÂZIL AHMED Paşa, 8 tünel birden kazılmasını emretti... Kale Başkumandanı, F. Morosini idi. 13 yıldır Kandiyeyi müdafaa ediyordu. Çağının en büyük askerlerinden biri kabul edilirdi... Fransızlara, Noailles Dükâsı kumanda ediyordu. Yanında Mareşal Fenelon ve 2 oğlu, Kont ve Şövalyeler ile, birçok savaş görmüş generaller mevcuttu. Ayın 19.unda bir türk Filosu yardıma geldi. Mücahidlerin moralleri çok yükseldi. Fakat aynı ayın 24'ünde, bir Fransız donanması da adaya yetişti. Venediklilerin (hurraaa...) ları arasında, 15.000'den fazla kâfir askeri karaya çıktı. Temmuz başlarında bir haçlı donanması daha yardıma geldi. 35 Harp gemisinin çoğu Fransız, Papalık, Malta ve Venediğe aitti. Onlar da denizden, Türk tabyalarını dövmeye başladılar. Fakat pek netice alamıyorlardı. İşte bu sıralarda, gözyaşartıcı bir hadise oldu. Sadrazamın ihtiyar Vâlidesi Ayşe Hatun, Asitane'den Kandiye siperlerine çıkageldi. serdar da olsa oğlunu ve asker evladlarını teşcie koşmuştu. Samsun'un Vezirköprü Ağasının kızı olan bu asil ana, yanında ortanca oğlunu da getirmişti... Çabuk zaferlere alışmış Osmanlı askeri, uzayıp giden bu Girit savaşından neredeyse bıkmak üzere idi. Bu OSMANLI/ TÜRK ANASI Hızır gibi tam zamanında yetişmişti. Devri Saadet'ten sonra bu inanılmaz şecaat ancak Türk tarihinde görülebildi... Müslüman/ Türk/ Osmanlı askerini artık kimse tutamazdı... Kandiye Kalesinin etrafını köstebek yuvası haline getiren Türk Tünelleri, neredeyse Morosini'nin karargahına varmak üzere idiler. İşte bunu farkeden Başkumandan, beyaz bayraklı 2 generalini, serdâr'a yollamak zorunda kaldı. Sulh müzakereleri başladı. O andan itibaren de pek şanlı (!) haçlılar, firara başladılar. Morosini'nin direnmesine rağmen, başta Noailles Dükü ve Fransızlar, sonra da Papalık amirali ve Maltız'lar, canlarını ancak kaçarak kurtarmaya baktılar. 5 Eylül 1669 yılında teslim anlaşması imzalandı. Böylece 24 yıldan fazla süren Girit Muhasarası tamamlandı. Şeyhül İslâm Minkârizâde'nin dedeği çıkmıştı: - Allah güvenenlere, Cenâbı Hak yardımcı olmuştu... |
Sayfalar
13 Ekim 2012 Cumartesi
Bir Müslüman Türk Anası
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder